Beyaz Öküzün Hikayesi “Ben beyaz öküzün yenildiği gün yenilmiştim.” Bu cümle bir Arap atasözü. Atasözünün ortaya çıkmasına sebep olan bir hikâyesi de var. Bugünkü Müslümanların mevcut haline ışık tutan o hikâyeye bakalım.
“Çok güzel bir ormanda bir aslan ile üç yabani öküz yaşıyorlarmış. Öküzlerin birinin rengi beyaz, birinin siyah, diğerinin ise kırmızı imiş. Öküzler arasında güzel bir birlik varmış, tüm öküzlerin ortak sloganı şöyleymiş “Hepimiz birimiz, birimiz hepimiz içindir.”
Aslan öküzlerin arasındaki bu birlikten rahatsız olur, bunların arasını bozup, birer birer onları yemenin planlarını yapmaya başlar. Ama üçüne birden saldırınca başına neyin geleceğini iyi bildiği için, bu üç öküzün arasını bozarak onları yemenin çaresini düşünmeye başlamış.
Derken aslan bir gün kımızı ve siyah öküzün yanına gitmiş ve onlara: “Ben korkuyorum ki şu beyaz öküz ormanda tâ ötelerden fark edilsin. O fark edilince avcılar buraya gelsin ve hepimizi yakalayıp öldürsünler. Eğer siz müsaade ederseniz ben onu halledeyim, tehlikeyi bertaraf edeyim. Kırmızı ve siyah öküz düşünmüşler, hepsi için tehlikeli olan beyaz öküzü ortadan kaldırmanın, kendilerinin selameti için gerekli olduğuna inanarak aslanın teklifine olur demişler. Ve aslan tek başına kalan beyaz öküzü bir güzel yemiş.
Aradan biraz zaman geçmiş ve aslan yine acıkmış. Öküzlerin birini daha yemeye karar vermiş. Bu sefer kırmızı öküzün yanına gelmiş ve ona: “Bak benim rengim ile seninki aynı; ama siyah öküz bizden farklı, simsiyah bir şeytan sanki. Ben kokarım ki onun yüzünden bize bir uğursuzluk bulaşsın ve başımıza bela gelsin. Gel sen beni dinle de onu ortadan kaldırayım. Daha sonra ormanda sen ile ben rahat rahat yaşarız”. Kırmızı öküz aslanın bu teklifine olumlu anlamda başını sallamış, aslanın ne yapmak istediğini hâlâ fark edememiş. Aslan siyah öküzü de tek başına yakalayarak halletmiş.
Siyah öküz de ortadan kalkınca artık aslanın işi kolaylaşmış. Acıkmasıyla beraber kırmızı öküzün yanına gelmiş ve ona: “Aha şimdi de seni yiyeceğim” demiş.
Kırmızı öküz, aslanın planını işte o an anlayabilmiş ama artık iş işten geçmiştir. Derinden bir ah çektikten sonra o meşhur sözü söylemiş: “Ben bu gün değil, tâ beyaz öküzün yendiği gün yenilmişim.”
Zamanımızda İslam ülkeleri ile batının güçlü devletleri arasında olup biten her şey hikâyedekinin aynısı gibi cereyan ediyor. Müslüman ülke yönetimlerinin basiretleri körelmiş, kimin dost kimin düşman olduğunu fark edemez duruma düşmüşler. ABD veya Rusya’nın yanında yer alarak bir neticeye varacaklarını sanıyorlar. Oysa bu devletlerin kendi çıkarlarından başka düşündükleri bir şey yoktur.
Bir zamanlar Britanya İmparatorluğunun dışişleri bakanlığı görevindeki Lord Palmerston bakın ne demiş:
‘İngiltere'nin ebedi dostları ve ebedi düşmanları yoktur, çıkarları vardır.’
Şu hale baksanıza on dört aydan beri hunharca katliam yapan Siyonist katillere her kes susup bakıyor, seyirci duruyor. Yani öldürebilirsin diyor. Ancak yarın sıranın kendilerine geleceğini düşünen yok.
Siyonizmin batı tarafından tetikçi olarak kurdurulup kullanıldığını hâlâ anlamıyor ve batı ile olan ilişkisini gözden geçirmediği gibi bir dediğini de iki etmiyor. Hasılı şu bölge ülkelerinin tavır ve duruşlarını ifade edecek kelime bulmada zorlanıyorum. Ama sıranın kendilerine gelmesi yakındır. Zira bu kevni bir yasadır ve kaçınılmazdır.
Evet bu bir yasadır işler ilelebet
أكلت يوم أكل الثور الأبيض