‘Ramazan-ı Şerifteki savm , İslâmiyetin erkân-ı hamsesinin birincilerindendir. Hem şeâir-i İslâmiyenin âzamlarındandır. İşte, Ramazan-ı Şerifteki orucun çok hikmetleri, hem Cenâb-ı Hakkın rububiyetine, hem insanın hayat-ı içtimaiyesine, hem hayat-ı şahsiyesine, hem nefsin terbiyesine, hem niam-ı İlâhiyenin şükrüne bakar hikmetleri var.’ İslamın şartlarından biri olan oruç dinin temel kaidelerinden biridir. İslam’ın sembollerinden biri oruçtur. Nasıl ki bayrak bir ülkenin bağımsızlığını temsil ettiği gibi oruç da İslam’ın sembolüdür. Uzaktan bir köyden geçtimizde orada gördüğümüz bir minare bize o köyün bir Müslüman köyü olduğunu bize hatırlatmasına benzer oruç. Oruç niçin tutulur? Sorusunun kesin cevabı: Allah ‘celle celaluhu’ emrettiği içindir. Bunun yanında Allah’ın cc emirlerinin binlerce hikmetleri maslahatları faydaları vardır.Örneğin Cenab-ı Allah’ın hakimiyetine, sosyal hayata, kişisel hayata, oto kontrol de diyebileceğimiz nefsin terbisine, Allah’u Teala’nın nimetlerin teşekkürlerine bakan bir çok yönleri vardır. ‘Cenâb-ı Hak, zemin yüzünü bir sofra-i nimet suretinde halk ettiği ve bütün envâ-ı nimeti o sofrada min haysü lâ yahtesib bir tarzda o sofraya dizdiği cihetle, kemâl-i Rububiyetini ve Rahmâniyet ve Rahîmiyetini o vaziyetle ifade ediyor.’ Bir sabah uyandığımız da bulunduğumuz yerlerdeki tarlalara baktığımızda bir tarlayı bir tabak olarak farz ettiğimizde,bir tabak da buğday, birinde nohut, sarımsak, soğan, kiraz, şeftali, domates, patlıcan gibi çok çeşitli sofraların serildiğini görüp anlayıp teşekkür ederiz.Ki bu tarlalarda sebeplere riayet edildiğinde vermemezlik etmez insanoğlu gibi.Görmediğimiz bilmediğimiz yerlerden bize gönderilip bize ikram edilip bizi gıdalandırdığı zaman, kim sorusu akla gelir? Sonra neden sorusu akla düşer. Bunları düşündüğümüzde şu cevaplar akla gelir. Bir misafire ev sahibi baktığı gibi bizler de Cenab-ı Allah’ın misafirleriyiz.Bizi en güzel şekilde ağırlıyor.Nasıl ki devesiyle veya arabasıyla misafirliğe giden bir misafiri ev sahibi, misafiri eve, saraya alır; deveyi, arabayı da ahıra, parka alıp, ona göre muamele eder. Cenab-ı Allah da bizi en güzel şekilde ağırlayıp, bize kendisini bildiriyor, tanıttırıyor, sevdiriyor. Bunun karşılığında bizden şükür istiyor ki nankör olmayıp kıymet bilenlerden olalım. Hakimiyetini bize gösterip itaat ister ‘İnsanlar, gaflet perdesi altında ve esbab dairesinde, o vaziyetin ifade ettiği hakikati tam göremiyor, bazan unutuyor.’ Evlerden perdeler olur.Pencelerin önünden çekilmezse,bütün ihtişamıyla azamatiyle nurunu aydınlığını bize sunan güneşi engellemiş oluruz.Kolaydır perdeyi çekmek lakin kimse müdahale etmese öyle karanlıkta kalıp mahrumiyet yaşayacaktır.İşte Ramazanı şerifte tuttuğumuz oruç gaflet perdesini kalbimizin önünden alır. Beklediği muhtaç olduğu nura kavuşur. ‘Ramazan-ı Şerifte ise, ehl-i iman, birden muntazam bir ordu hükmüne geçer. Sultan-ı Ezelînin ziyafetine davet edilmiş bir surette, akşama yakın "Buyurunuz" emrini bekliyorlar gibi bir tavr-ı ubudiyetkârâne göstermeleri, o şefkatli ve haşmetli ve külliyetli Rahmâniyete karşı, vüs'atli ve azametli ve intizamlı bir ubudiyetle mukabele ediyorlar. Acaba böyle ulvî ubudiyete ve şeref-i keramete iştirak etmeyen insanlar, insan ismine lâyık mıdırlar?’ Ordular kurulur büyük fetihler için. Erler eğitilir bu ordular için. Her müslüman bu İslam ordusunun bir eri hükmündedir. Ordu da komutanın emirlerine uymayanları cezalar beklediği emirlere uyanları da mükafatlar bekler.Teslim olan müslüman, bu teslimiyetin gereği Cenabı Allah’ın davetine çağrısına uyup, o ziyafete giderken oruç emrine itaat eder.Padişahın davetine uyup da Sultan-ı Ezeli olan Cenab-ı Allah’ın emrine uymayanların ne kadar zarar oldukları malumdur. Cenab-ı Hak Teala davete hakkıyla uyanlardan eylesin amin Hamd övgü sena Allah’adır.
Selam ve dua başta Allah Resulüne,aline, ashabına ve sizlere olsun